İletiyi görüntüleyemiyorsanız tıklayın

Panel:
"TÜRKİYE’NİN SOSYAL MEDYA GÖRÜNÜMÜ"

 

Turkish Policy Quarterly (TPQ) tarafından Hollanda Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteği ile yürütülen “Türkiye’de Demokrasinin Durumu” projesi kapsamında 19 Mart 2015 tarihinde İstanbul Kadir Has Üniversitesi’nde “Türkiye’nin Sosyal Medya Görünümü” paneli gerçekleştirildi. 

Sosyal Medya Görünümü

Milliyet ve Al-Monitor Köşe Yazarı ve TPQ Danışma Kurulu Üyesi Kadri Gürsel, Bilişim Hukuku Uzmanı Gökhan Ahi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aslı Tunç’un katıldığı etkinlikte moderatörlüğü ise CNN Türk Kıdemli Editörü Ahu Özyurt üstlendi. Panel TPQ internet sitesine bağlanan beş üniversitede (Okan Üniversitesi, Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi ve Van 100. Yıl Üniversitesi) canlı olarak izlendi.

Açılış konuşmalarını TPQ adına Rana Birden Çorbacıoğlu ve Hollanda Krallığı adına İstanbul Başkonsolosu Robert Schuddeboom yaptı. Sosyal medyanın, kamusal alanda sesini duyurmak isteyenler için bir araç olduğunu hatırlatan Schuddeboom, kendi hükûmetinin, diplomatların aktif sosyal medya kullanımını destekleğini vurguladı. Başkonsolos, kendisinin de güncel gelişmeleri televizyon ya da radyodan değil, Twitter üzerinden takip ettiğini belirtti.

“Sosyal medya siyasetçilerin hayatını zorlaştırıyor, çünkü eskiden bir olaya tepki vermek için bir iki günlük süreleri varken, şimdi bir saatleri var” şeklinde konuşan Schuddeboom, kamu diplomasisi için sosyal medyanın faydalarının güçlüklerinden daha fazla olduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Aslı Tunç sözlerine “sosyal medyaya ilginin artmasıyla bu alanda faaliyet gösteren şirketler ile devletler arasında ilişkiler çetrefilli hale geldi” diyerek başladı. Twitter’ın ifade özgürlüğünü genişleten bir alan olduğunu vurgulayan konuşmacı, ancak bu alanı kâr amaçlı bir şirkete teslim edebilir miyiz ya da teslim etmeli miyiz? Burada da sorusunun da cevaplanması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’de Twitter hesaplarının yerel mahkeme kararları ile kapatıldığına ve Twitter’ın devlete vergi vermediği için eleştirildiğine değindi.

Aslı Tunç

Türkiye’de son dönemde Twitter hesaplarına yönelik kapatma isteklerinin olağanüstü arttığına, hesaplar hakkında bilgi talebinde bulunan ülkeler sıralamasında ABD’den sonra ikinci sırada Türkiye’nin yer aldığına, ancak bunlara rağmen Twitter’ın Türkiye’de varlığını sürdürmeye çalıştığına dikkat çeken Tunç, sosyal medya özgürlüklerinin ekonomiye de yansımaları olduğunu, örneğin 2014 yılında Türkiye’de dijital reklam harcamalarının yüzde 20-23 arttığının altını çizdi.

5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”unu özgürlükler önünde engel olarak değerlendiren konuşmacı, İnternet hareketlerinin 2 yıl boyunca kayıt altında tutulması halinde hangi uluslararası yatırımcının kurumsal mahremiyetini bu denli didikleyen bir ülkeye yatırım yapacağını sordu.

“Türkiye’de maalesef basın özgürlüğü yoktur” diyerek konuşmasına başlayan Kadri Gürsel, Freedom House’un bu konudaki raporuna atıfta bulundu.

Kadri Gürsel

“Sosyal medya, geleneksel medyadaki haber verme açığını kapatabilir mi?” sorusuna “kuşkulu” yanıtını veren Gürsel, aşırı bir beklenti içinde bulunulmaması gerektiğini belirtip, geleneksel medyayı haber veremez kılan baskının bir benzerinin de sosyal medya üzerinde kurulmak istenmesinden yakındı ve hakaret davalarının ifade özgürlüğünü sınırlar mahiyette çok sık ve sistemli olarak açılmasından şikayet etti.

Gürsel, haber verenlerin, “bağımsız, profesyonel ve namuslu” olmaları gerektiğini vurguladı. Özellikle, sosyal medyadaki bilginin editoryal süreçlerden geçmediğini hatırlattı ve “vatandaş gazeteciliğine inanmıyorum” dedi.

Türkiye’de siyasetin sosyal medyayı nasıl kullandığına da değinen Gürsel, muhalefetin geleneksel medyada yeteri kadar yer almadığını sosyal medyayı da doğru şekilde kullanmadığını söyledi. Muhalefet partilerinin başkanlık seçimleri sırasında Obama ekibinin bulduğu gibi tek bir tweet’e sığacak “yes, we can” [Evet, yapabiliriz] benzeri bir slogan geliştiremediğini belirtti.

Son konuşmacı Gökhan Ahi, bilişim kelimesinin karşılıklı bilmekten türetilmiş olduğunu vurgulayarak, “kitap da, gazete de televizyon da hep tek taraflı bir yayındı, siz sadece bilgi alabiliyordunuz ancak artık her birimiz teknoloji sayesinde birer medyaya dönüştük” şeklinde konuştu. Bu çerçevede düşünüldüğünde, internet ve sosyal medya ortamlarında ifade özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklerin daha da önem kazandığını vurguladı. Ahi, sosyal medyanın artık 5. Güç olarak kabul edilmesi gerektiğinin altını çizdi. 

Gökhan Ahi

Sosyal medya aracılığı ile kişilerin sadece bir akıllı telefon ve İnternet bağlantısı ile milyonlara ulaşabildiğini, herkesin yazar, televizyoncu, filmci, haberci olabileceğini  vurgulayan Ahi, bu durumun manipülasyon ya da dezenformasyona da açık olduğuna dikkat çekti. ABD ve AB’de sosyal medya engellemelerinin telif hakları, terörizmle mücadele gibi sebeplerle gerçekleştirildiğini söyleyen konuşmacı, Türkiye’de ise aile ve çocuğun korunmasının en çok kullanılan gerekçe olduğunu açıkladı.

Sosyal medya kullanıcılarının baskılara karşı en güçlü araçlarından birinin de “anonimlik hakkı” olduğunu belirten Ahi, “kişinin kendini takma isimle ifade etme hakkı var, bu Türk hukukunun reddettiği bir kavram değil” dedi ve 2003 tarihli Avrupa Konseyi İnternet Üzerinde İletişim Özgürlüğü Deklarasyonu’nda anonimliğin bir hak olarak kabul edildiğini hatırlattı.

Sunumunun sonunda yurttaş gazeteci tartışmasına da değinen Ahi, “eğer basın görevini yerine getirmiyorsa ve bir bilgi kirliliği varsa, bunun yanı sıra devlet de şeffaf değilse yurttaş gazeteci olmalı ve iyi ki var” diyerek sözlerini noktaladı.

Salonda bulunan 60 dinleyicinin ve etkinliğin canlı gösteriminin yapıldığı üniversitelerdeki yaklaşık 200 öğrencinin #TPQsosyalmedya hashtagi aracılığıyla katıldığı soru cevap bölümünde ise sosyal medyanın denge ve denetleme gücü, “doğrudan demokrasi” ile ilişkisi, etik kurallarının olup olmadığı gibi soruların yanı sıra, ifade özgürlüğü ve hakaret arasındaki sınır da tartışıldı.

TPQ TPQ TPQ

ETKİNLİĞİN FOTOĞRAF ALBÜMÜ İÇİN TIKLAYIN

Hollanda Krallığı
İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteği ile


Partnerlerimize teşekkürler

 
 

Address: Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü Sosyal Sorumluluk Binası ( Beyaz Ev )
Küçük Mustafa Paşa Mah. Seferikoz Sok. No:14 Kat.1 Fatih- İstanbul
Phone: +90 212 621 4442 - +90 212 621 9258 Fax: +90 212 531 8718 info@turkishpolicy.com


Üyelikten çıkmak için tıklayınız