IŞİD’den Kırım’a:
Düzenlerde ve Sınırlarda Çalkantılar

Sonbahar 2014 Vol.13 No.3

Editör’ün Masasından

D. Nigâr Göksel

TPQ’nun Sonbahar sayısı Batı-Rusya ilişkilerinin Soğuk Savaş’tan sonra en zorlu döneminde ve Orta Doğu’da yeni bir soğuk savaşın emarelerinin belirdiği bir sırada çıkıyor. Türkiye ise bu jeopolitik çalkantının en yoğun şekilde hissedildiği iki bölgenin tam ortasında bulunuyor: Kırım ve Suriye.

Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla ortaya çıkan olumlu tablodan 25 yıl sonra Avrupa-Atlantik iradesi Doğu’da ciddi şekilde sınanıyor. Doğu Akdeniz’de sözde Arap Baharı’nın (kendi olumlu tablosunu yaratarak) başlamasından dört yıl sonra etnisite, mezhep ve aşiret temelli ayrımlar Sykes-Picot sınırlarını ve bölgesel düzeni tehdit ediyor. Rekabet yalnızca jeostratejik alanda değil, aynı zamanda demokrasi ile zorbalık, liberal demokrasi ile güdümlü demokrasi, laik temelli yaklaşım ile din temelli yaklaşım arasında normatif çekişmeler bulunuyor.

NATO’nun Bugünü: Doğu ve Güney’deki Zorluklarla Yüzleşmek

Thrasyvoulos T. Stamatopoulos

“Galler’deki NATO Zirvesi’nde üye ülkelerin liderleri, (…) Rusya’nın eylemlerinden kaynaklananlar da dahil olmak üzere, teşkilatın günümüzde ve gelecekte ortaya çıkabilecek her türlü tehdide yanıt vermesini sağlayacak bir Hazırlık Eylem Planı üzerinde anlaştı. Bu Soğuk Savaş’tan beri Ortak Savunma konseptine yapılan en büyük ilave.”

“NATO’nun hedefi, sorumlu davranış ve işbirliği yolunu seçen bir Rusya ile, seçerek ve ihtilafları uluslararası toplum bünyesinde çözmek (…) Ancak bunu yaparken, Avrupa-Atlantik güvenliğinin temel ilkelerine zarar vermekten kaçınmak şart.”

“Suriye’deki çatışma nedeniyle Türkiye’yi potansiyel saldırılardan korumak için NATO bu ülkeye Patriot bataryaları yerleştirdi. Bu aynı zamanda Müttefikler’in Ankara’nın yanında olduğuna yönelik açık bir siyasi işaretti.”

Orta Doğu’da Türk Dış Politikası

Murat Özçelik

“Türk dış politikasının bölgede sıkıntı yaşaması AKP hükûmetinin laiklik ilkesinden uzaklaşması ile birlikte başladığını söyleyebiliriz.”

“IŞİD’in Kobani saldırıları ve AKP hükûmetinin tutumu, olayların gidişatı için dönüm noktasıydı. Hükûmetin gereken ilgiyi göstermemesine ve bölgedeki Kürtlerin IŞİD’e karşı yalnız bırakılmasına, Türkiye’deki Kürtler büyük tepki gösterdi.”

“Yakın zamanda insan kıyımını durdurmak için uluslararası girişimler başlatıldı. Suriye ve Irak’a kara birlikleri göndermenin dışında Türkiye uluslararası koalisyona her türlü desteği sağlamalı. Unutmamak gerekir ki AKP’nin neo-Osmanlı politikası çabaları nedeniyle sonra Türk askerleri bölgede hoş karşılanmayabilir.”

AB’nin Çevresinde “İstikrar”ın Sonu

Andrei Sannikov

“AB, ilginç bir şekilde çevresinde demokratik gelişimi ‘tepeden’ sağlamak için tercihini otoriter ve diktatoryal rejimlerden yana yaptı. AB komşusu olan ülkelerdeki bazı otoriter liderlerle demokrasi değerlerine vurgu yapan Ortaklık Anlaşmaları imzadı.”

“Aleksandr Lukashenko’nun 20 yıldır süren yönetimi altındaki Belarus, AB’nin demokratik değerleri yayma kabiliyeti için önemli bir sınav. (…) Lukashenko rejimi, Kremlin’in Ukrayna ile olan savaşı ile birlikte yeni bir zirveye erişen neo-totaliterlik modelini oluşturdu. Bu model Moskova tarafından yakından izleniyor, test alanı olarak kullanılıyor ve kopyalıyor.”

“‘Yekvücut ve Hür Avrupa’ hâlâ değerli bir hedef. Bu uğurda AB’nin bazı kayıpları göze alması gerekiyor. Elbette bu kayıplar, Ukrayna’da Belarus’ta ve diğer komşu ülkelerde insanların hayatları pahasına yaptıkları ile karşılaştıralamaz bile. Kaldı ki bu insanların savundukları değerler, tanımları gereği AB’nin savunması gereken değerler.”

Ermenistan-Türkiye Protokolleri’nden Beş Yıl Sonra

David Shahnazaryan

“Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde siyasî yerine ‘tarihî’ unsurların öne çıkarılması kararı 1998 yılında alındı. Tarihi konuların çözümü siyasi konuların çözümü için şart koşuldu.”

“Hem uluslararası arabulucular hem de Ermenistan yetkilileri Dağlık Karabağ çatışması sorununu Ermenistan-Türkiye normalleşme sürecinden ayırmak istediler. Türkiye için ise bu iki konu ayrılmaz bir bütündü. Ankara daha başından beri, Dağlık Karabağ barış sürecinde bir ilerleme olmadığı takdirde Zürih Protokollerini uygulamayı planlamıyordu.”

“Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi ve sınırın açılması hiçbir zaman Moskova’nın jeopolitik çıkarlarına uymadı. Şüphesiz ki Dağlık Karabağ çatışmasının çözümü ve Türk-Ermeni sınırının açılması Rusya’nın geniş Güney Kafkasya’daki siyasi pozisyonunu sürdürülemez kılacaktır.”

Abhazya ile Türk Ticareti: Gürcistan için Anlaşmazlık Konusu

Sergi Kapanadze

“Abhazya ile kaçak ticaret yaptıkları için Gürcü yetkililer zaman zaman Türk gemilerini Gürcistan’ın karasularında ve ötesinde alıkoyacak kadar ileri gittiler. Gürcistan Donanması tarafından 1999-2009 arasında Karadeniz’de neredeyse 60 geminin yakalandığı rapor edildi.”

“Gürcistan yetkilileri, Abhazya üzerinde ticaretin, kontrolleri altında olmadığını kabul etmeli. Bu durum talihsiz ancak gerçek.”

Ukrayna Krizi: Transdinyester’de Uzlaşma için Yeni Çerçeve

Kamil Calus

“2014 yılının ikinci yarısından beri Moldova yetkililerinin Transdinyester’e yönelik politikalarında gözle görülür bir değişim var: Kişinev Transdinyesterli politikacıları hedef alan yeni davalar açmakta.”

“Rusya, kendi dikta ettiği şartlar çerçevesinde olduğu sürece, Moldova ile Transdinyester’in yeniden birleşmesi fikrini her zaman destekledi. Kremlin’in gözünde Transdinyester, Moldova’nın Batı ile ilişki kurmasını engelliyor. Söz konusu ilişki Rusya tarafından Moldova’nın AB’ye – ya da daha düşük ihtimalle NATO’ya – entegre olması ya da hatta Romanya ile birleşmesi olarak algılanıyor.”

Kırım Tatarları ve Rusya’nın Kırım’ı İlhakı

Filiz Tutku Aydın

“Kırım Tatarları topraklarına dönmelerinden sonra, iyi eğitimli olmalarına rağmen, yarımadadaki Rus hegemonyası nedeniyle bürokrasi, mahkeme, emniyet, ordu ve diğer devlet kurumlarından dışlandılar.”

“Bugün, Kırım Tatarlarına yönelik insan hakları ihlalleri önemli bir sorun. Türk milliyetçileri ve Tatarları diasporası, Ankara’nın bu konuya, Filistin ve Suriyelilerin yaşadığı sorunlar kadar ilgi göstermemesini kınıyor.”

Rusya’nın Yakın Çevresine Yukarıdan Müdahil Olmak

Roncevert Almond

“[Malezya Havayolları Uçuş 17’nin düşürülmesi] gibi trajediler, ekonomik yaptırımlar, ve Moskova’nın Rus hava sahasını kapatma tehditleri, havacılığın uluslararası ilişkilerdeki kritik önemini vurguluyor.”

“Havacılıkta ve benzer teknik ve ekonomik alanlarda oluşturulan kurumsal ve hükûmetlerarası ilişkiler ile Batı, Rusya’nın çevresindeki ülkelerde yapıcı şekilde müdahil olabilir. Böylesi bir yaklaşım, Moskova’nın hayatî çıkarlarına saygılı ve Batı’nın dış politika hedeflerine uyumlu uzun dönemli bir yaklaşım olur.”

Karadeniz Bölgesinde Çok Boyutlu Rekabet

Evgeniya Goryushina

“Ankara’nın Rusya-Ukrayna krizine yönelik aşırı çekingen tutumu büyük oranda Orta Doğu’da yaşadığı güven kaybından kaynaklanıyor. Mısır örneği bunu açıkça gösteriyor. (…) Siyasi sermaye kaybı Ankara’nın imajını zedeledi ve Türkiye’yi Karadeniz bölgesinde daha yumuşak bir siyaset izlemeye zorladı.”

“Kırım olsun ya da olmasın her durumda, kısa dönemde Rusya’nın kendi sınırlarında NATO ile karşı karşıya geleceği söylenebilirdi. Sonuçta Rusya, Kırım’ı ilhak ederek Karadeniz bölgesinde jeopolitik pozisyonunu güçlendirdi ancak bunun için Ukrayna ile istikrarlı ilişkisini feda etti.”

Yeni Bölgesel “Taht Oyunları”

Marios P. Efthymiopoulos

“[Karadeniz bölgesi çerçevesinde] yeni ‘mikro devletlerin’ ortaya çıkışı oldukça yakın görülüyor. Mikro devletler, stratejik sebeplerle kurulur ancak neticede uluslararası toplum tarafından tanınmazlar.”

“İstikrarlı ve güvenli yeni bir Ukrayna, NATO güvenlik şemsiyesine katılacak, sonrasında ise AB’nin iktisadi ve siyasi yapısına dahil olacak.”

Chatham House Istanbul Yuvarlak Masa Toplantısı: MENA’da Eksen Kayması

“Yuvarlak masa katılımcıları MENA bölgesinde üç rakip bloğun ortaya çıkışını vurguladılar: İran ve Hizbullah’ın oluşturduğu Şii blok, Türkiye ve Katar’ın da dahil olduğu Müslüman Kardeşler yanlısı blok ve Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’nin oluşturduğu statüko taraftarı blok.”

“2010 yılında Chatham House tarafından gerçekleştirilen ilk yuvarlak masa toplantısından bu yana Türkiye’nin tutumu ile ilgili algı ciddi şekilde değişti. Katılımcılar, Türkiye’nin Arap dünyasında sahip olduğu popülerliğin yerini bölgesel yalnızlığın aldığını vurguladılar. Türkiye’nin Katar hariç Körfez ülkeleri, Kuzey Afrika ülkeleri, Mısır, İsrail ve İran’la ilişkileri bozuldu. Bu gidişatın ana nedeni de Türkiye’nin Müslüman Kardeşler’e desteğiydi. 2000’in başlarında çatışmalarda ara bulucu rolüne önem veren Türkiye bugün bu noktadan çok uzakta.”

TPQ Yuvarlak Masa Toplantısı: Tüm Boru Hatları Türkiye’ye mi Yönelecek?

“15 Ekim tarihinde düzenlenen etkinlikte, Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı’nın Dış İlişkiler Direktörü Michael Hoffmann, Güney Kafkasya, Trans Anadolu ve Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı’ndan oluşan Güney Gaz Koridoru’nun iktisadi açıdan ne kadar mantıklı olduğunu açıkladı. 3.500 km uzunluğunda ve yedi ülkeyi kapsayan bir projede jeopolitiğin yok sayılamayacağını belirten Hoffmann, ‘boru hatları sadece siyasi kararlarla inşa edilmiyor; müşteri, talep, ve ödeme kapasitesi de gerekli’ dedi.”

“Caspian Center for Energy and Environment’ın Başkanı Elnur Soltanov’a göre, Güney Kafkasya ve Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hatları ile birlikte, Azerbaycan ve Türkiye enerji kaynaklarının geliştirilmesinde bölgesel lider olarak ilk defa öne çıktılar. Bu Bakü’nün ‘her zamankinden daha fazla finansal kaynağa sahip olması’ ve Bakü-Ankara ilişkilerinin daha sağlam temellere oturması sayesinde gerçekleşti.”

Bu Sayının Ana Kurumsal Sponsoru:

Bu Sayının Sponsoru:

Partnerlerimize Teşekkürler

 

Adres: Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü Sosyal Sorumluluk Binası ( Beyaz Ev )
Küçük Mustafa Paşa Mah. Seferikoz Sok. No:14 Kat.1 Fatih- İstanbul
Telefon: +90 212 621 4442 - +90 212 621 9258 Fax: +90 212 531 8718 info@turkishpolicy.com