Maili görüntüleymiyorsaniz web tarayicinizda görmek için tiklayiniz 12/11/2012
TPQ - FNF Yuvarlak Masa Toplantısı
31 Ekim 2012, İstanbul
Türkiye ve Çevresinde "Yeni Enerji Oyunları"

BP Türkiye'nin sponsorluğunda, Turkish Policy Quarterly (TPQ) ve Friedrich Naumann Vakfı'nın (FNF) birlikte düzenlendiği "Türkiye ve Çevresinde 'Yeni Enerji Oyunları'" başlıklı yuvarlak masa toplantısı 31 Ekim 2012 günü İstanbul'da Grand Hyatt Otel'de gerçekleşti. Toplantıya, Tallin'de bulunan Uluslararası Savunma Araştırmaları Merkezi Başkanı ve Büyükelçi Matthew J. Bryza; Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın Transit Petrol Boru Hatları Dairesi Başkanı Reha Aykul Muratoğlu; ve Avrupa Komisyonu Enerji Genel Müdürlüğü İç Enerji Piyasasından sorumlu Genel Müdür Vekili Jean-Arnold Vinois panelist olarak katıldı.


Toplantının moderatörlüğünü üstlenen TPQ Genel Yayın Yönetmeni Nigar Göksel açılış konuşmasında, TPQ'nun üç senedir Güney Koridoru konusuyla ilgili toplantılar düzenlediğini ve geçen seneden bu yana Güney Koridoru tartışmalarında yaşanan büyük değişikliklerin altını çizdi. Zira bir sene önce; Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) yeni gündeme giriyordu; Kuzey Irak'taki enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa'ya nakledilmesi henüz düşük bir olasılıktı; Doğu Akdeniz'deki doğalgaz rezervleri keşfedilmemişti ve enerji altyapısı güvenliği gündemde bu kadar önemli bir yer tutmuyordu.

Göksel, bölgesel jeopolitik gelişmelerin boru hatları politikaları ile yakın ilişki içinde olmasından dolayı, özellikle Güney Koridoru hakkındaki yeni gelişmeleri değerlendirileceği toplantıda, Türkiye'nin jeostratejik konumunu ve Rusya, Azerbaycan, İran, Irak, Suriye, ve İsrail gibi ülkeler ile olan ilişkilerinin yanı sıra, Avrupa Birliği'nin ortak enerji politikasının gelişiminin ve ABD'nin Güney Koridoru'nda oynayabileceği rolün irdelenmesinin de amaçlandığını belirtti.

Büyükelçi Matthew J. Bryza, konuşmasına Güney Koridoru ve TANAP'ın artık kaçınılmaz bir gerçek olduğunun altını çizerek başladı. TANAP'ın ticari ve jeopolitik bakımdan mantıklı bir proje olarak değerlendirildiğini ve bunun Azerbaycan doğalgazının Güney Koridoru'nu harekete geçirmesine olanak sağlayacağını belirten Bryza, gelecekte ilave Azeri doğalgazının, Türkmenistan'ın kıyı rezervlerinin ve Kuzey Irak doğalgazının da bu kapsamda karlı Avrupa pazarına ulaştırılabileceğini savundu. Bryza'ya göre, TANAP, Türkiye'nin ve bazı kilit komşularının Avro-Atlantik topluluğu ile ilişkilerini güçlendirerek Irak jeopolitiğinde tarihi ve çarpıcı bir değişime yol açma potansiyeline haiz bir proje. Büyükelçi artık hattın yapılıp yapılmamasından ziyade; ne kadar sürede tamamlanacağı, gelecekte nasıl genişletileceği, ve bu doğalgazı Türkiye'den hangi boru hattının Avrupa'ya taşıyağı sorularına yanıt arandığı görüşünde.

Bryza konuşmasında, Doğu Akdeniz doğalgazının Kıbrıs ve İsrail'den Avrupa'ya nakledilmesi olasılığına da değindi. Kıbrıs Cumhuriyeti'nden adanın Kuzey kesimine, oradan da bir boru hattı vasıtasıyla Türkiye ve Yunanistan'a uzanacak bir hattın ekonomik bakımdan en cazip güzergah olduğunu açıkladı. Bryza'ya göre ekonomik açıdan son derece gerçekçi olan bu ihtimal, Kıbrıs sorununda siyasi çözüme yönelik süreci de hızlandırabilir ki böylesi bir yaklaşım AB ve Washington'un çıkarlarıyla son derece uyumlu. "Ekonomik çıkarlar Kıbrıs sorununun çözümünü sağlamaz, ama bir itici güç işlevi görebilir" diyen Bryza, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki kilitlenmenin aşılması ve Türk hükümetinin stratejik odak noktasını kaybetmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Reha Aykul Muratoğlu, Enerji Bakanlığının birinci önceliğinin Türkiye'nin enerji ihtiyaçlarının, yurttaşlarının gereksinimlerini zamanlı ve düşük maliyetle karşılayacak şekilde temin edilmesi olduğunu, ikinci hedefin ise üretici ve tüketici ülkelerin yatırımcıları arasında enerji bağlantıları oluşturmak olduğunu belirtti. Dr. Muratoğlu'na göre Türkiye'nin jeostratejik önemi, nispeten daha serbestçe taşınabilen petrolden ziyade, doğalgaz için bir transit yolu olabilmesine bağlı. Azerbaycan'dan gelen doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya nakli konusunda yapılan görüşmelerin bir değerlendirmesini yapan Muratoğlu, geçmişte boru hattı süreçlerinin tüketici piyasalar tarafından sürdürüldüğüne, ancak TANAP ile birlikte üretici bir ülkenin ön plana geldiğine dikkat çekti. Güney Koridoru üzerinde mutabakata varılmasının ardından, Türkiye ve Azerbaycan'ın 26 Haziran 2012'de iki adet antlaşma imzaladığını ve iki ülkenin liderlerinin müstakil bir doğalgaz boru hattı konusundaki kararlılıklarını vurguladıklarını belirtti. Muratoğlu, yakın zaman önce projenin Türk katılımcılarının, TANAP projesine ticari anlamda entegre olmalarını sağlayacak ortaklık anlaşması hakkında görüşmeye başladıklarını, ve aynı zamanda Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi'nin (SOCAR) Şah Deniz'in ikinci safhasına dahil olabilecek potansiyel ortaklar ile yakında görüşmeler yürüteceğini belirtti.

Dr. Muratoğlu ayrıca kritik önemdeki İran'a yaptırım konusunu gündeme getirdi. Fiziksel anlamda İran doğalgazının ulaşmadığı Avrupa'dan farklı olarak, Türkiye'nin bu doğalgazı yakın gelecekte ithal etmeyi durdurabilecek konumda olmadığının altını çizen Muratoğlu; "İran doğalgazı Türkiye'nin gaz tüketiminin yüzde yirmisini oluşturmaktadır ve Türkiye'nin bu gazı almayı durdurması hem yapılan sözleşmeler gereği, hem de fiziksel anlamda mümkün değil," ifadelerini kullandı. Irak doğalgazı konusunda, bu kaynağın Türkiye ve Avrupa için en önemli potansiyel kaynaklardan birisi olduğu yorumunu yapan Muratoğlu; "Hükümet perspektifinden bakıldığında beklentimiz, Irak doğalgazını kullanarak daha fazla rekabet yaratmak, ve bu sayede, şu anda Türkiye'ye en ucuz doğalgazı sağlayan Azerbaycan istisna olmak üzere, Rusya ve İran gibi diğer doğalgaz arz eden ülkelere bir mesaj verebilmektir", diye belirtti. Muratoğlu son olarak nükleer enerjiye, elektrik üretiminin baz yükünü sağlayabilmek için ihtiyaç duyulduğunu ve dolayısıyla gündemde kalmaya devam edeceğini, ama aynı zamanda yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması ve enerji verimliliğinin sağlanması konularının da halen öncelikler arasında bulunduğunu vurguladı.

Jean-Arnold Vinois, konuşmasına enerji konusunda tüketici tarafın üretici taraf kadar önemli olduğunu ve halihazırda, Avrupa'nın dünyanın ikinci en büyük doğal gaz tüketicisi olduğunu belirterek başladı. AB'nin, gelecek 40 yıl içerisindeki enerji tüketimininin güzergahının ana hatlarını sunan 2050 enerji yol haritasına işaret eden Vinois; "Bu, Rusya'da rahatsızlık yaratan bir konu, zira AB içerisinde beklenen gaz tüketimi önceden öngördükleri gibi değil," diye ekledi.

Vinois ardından AB'nin enerji politikasını oluşturan üç temel noktayı açıkladı. Bunlar: genel enerji tüketimi düşürmek; enerji portföyüne çeşitlilik kazandırmak – buna yenilenebilir enerji kaynaklarını desteklemek de dahil; ve küresel ısınma bağlamında sera gazı salınımını azaltmak. Vinois son zamanlarda Avrupa'da yenilenebilir enerji kaynaklarındaki gelişmeler dikkate alındığında, ekonomik açıdan daha cazip doğalgaz seçenekleri sağlanamadığı taktirde, AB'nin talebi karşılamak için bu tür ilave kaynaklara yönelebileceğinin altını çizdi. Vinois ayrıca TANAP'ın Nabucco konseptinden esinlendiğini de söyledi.

Toplantının soru ve cevap bölümünde, gazeteciler, siyasetçiler, akademisyenler ve işadamlarından oluşan seçkin katılımcılar soru ve yorumlarıyla tartışmayı zenginleştirdiler. Bu kısımda dile getirilen hususlar arasında; TANAP'ın finansmanı, Nabucco'nun geleceği, Türkiye'nin AB üyelik görüşmelerindeki enerji başlığının mevcut durumu, Ortadoğu'da bağımsız Kürdistan olasılığı, enerji altyapısı güvenliğinin sağlanması konusunda Ankara'nın attığı adımlar ve Türkiye'de nükleer santraller konusu yer aldı.


BP Atlantic Council
Atlantic CouncilUluslararası İlişkiler Dergisi

AB Haber Ebsco

Euractiv Hurriyet Daily News

Kadir Has üniversitesi Cibali Kampüsü Sosyal Sorumluluk Binası (Beyaz Ev) Kat:1 No:9
Fatih - İstanbul Phone:+90 212 621 92 58 Fax:+90 212 531 87 18
info@turkishpolicy.com