İletiyi görüntüleyemiyorsanız tıklayın

PANEL
Kadın Haklarına Farklı Yaklaşımlar:
“Eşitlik” ve “Adalet”
Basın Bülteni

 

Turkish Policy Quarterly (TPQ) tarafından Hollanda Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteği ile yürütülen “Türkiye’de Demokrasinin Durumu” projesi kapsamında 15 Nisan 2015 tarihinde Van’da 100. Yıl Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin işbirliği ile “Kadın Haklarına Farklı Yaklaşımlar: ‘Eşitlik’ ve ‘Adalet’” paneli gerçekleştirildi.

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Hukuk Komisyonu Başkanı Betül Altınsoy Yanılmaz, Van Kadın Derneği (VAKAD) Başkanı Zozan Özgökçe ve Van 100. Yıl Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Sema Sancak’ın konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte moderatörlüğü ise Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Zeynep Alemdar üstlendi. Panel, TPQ internet sitesine bağlanan beş üniversitede (Okan Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Abdullah Gül Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Dicle Üniversitesi) canlı olarak izlendi.

Açılış konuşmalarını Van 100. Yıl Üniversitesi adına Sema Sancak, TPQ adına ise Zeynep Alemdar yaptı. Zeynep Alemdar’ın sunuşunun ardından sözü alan Sevgi Uçan Çubukçu, Feminizmin düşünce ve politika alanındaki seyrinin her zaman iç içe geliştiğini vurgulayarak, temel eksenindeki ortaklığın yanı sıra, her dönem ve her topluma göre değişen deneyimleri ve talepleri içeren bir seyri olduğunu belirtti. Bu nedenle “feminizm” kavramıyla, hem Türkiye’de, hem dünyada farklı feminist talepleri, grupları ve düşünceleri içeren bir bütünden sözedildiğini hatırlattı.

Çubukçu, daha çok, çok-kültürlülük ve farklılıkçılık yaklaşımları temelinde dile getirilen “eşitlik, adalet, özgürlük” vb. kavram kategorileri arasındaki tartışmaların, hem 17. yüzyıl sonrası, hem de İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan yeni sömürgecilik ve post-kolonyal eleştirilerden beslenen bir itiraz ve kültürelci bağlamı olduğunu açıkladı. Oysa ki, dünyada ve Türkiye’de feminizmin, “özcülüğe geri dönüş”e davet niteliği taşıyan bu tartışmaları zaten içerdiğini, tartıştığını ve bu yaklaşımla mücadele ettiğini vurguladı.

Bu kavram kategorilerini birbirinden soyutlanmış, birbirlerini aşan kavramlar olarak ele almanın, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve işbölümü temelinde örgütlenmiş toplumsal ve siyasal yapının bütünselliğini gözden kaçırmayı beraberinde getirmekle kalmayıp, daha büyük ve derin eşitsizlikleri ortaya çıkaracağını ileri süren Çubukçu şöyle devam etti: “Eşitsizliklerin varolduğu bir yapı, kültür, gelenek, siyaset, hukuk, ekonomi vb. içinde eşitliği aşan ve öncelikli bir yerden göreli bir adalet talebinin, toplumsal gerçeklikteki karşılığı şu anlama gelir: Varolan eşitsiz koşullar ve uygulamalar çoğaltılır, derinleştirilir ve sabitlenmiş olur; daha somut bir ifadeyle, kadınları ezen toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık yeniden inşa edilmiş olur.”

Betül Altınsoy Yanılmaz, KADEM olarak toplumsal cinsiyet adaleti kavramını geliştirirken bu söylemi eşitliğe muhalif olarak değil ondan öte çatı bir kavram olarak konumlandırdıklarını belirtti. “Eşitliği değil, birtakım eşitlikçi anlayışları” eleştirdiklerini belirten konuşmacı, eşitliğin erkek gibi olma bağlamında kullanılmasına karşı olduklarını açıkladı. Erkek cinsindeki nitelikleri baz alarak eşitleme çabasının, kadınları “erkekleşen kadınlar”a dönüştürdüğünü vurguladı. Kadın haklarının sürekli kendisini eleştirerek ilerlediğini belirterek üçüncü dalga feminizmle birlikte homojen kadın olgusunun eleştirilmeye başlandığına değinen Yanılmaz, bu eleştirinin ilk örneğinin siyah feminist hareketle ortaya çıktığını vurguladı ve Afro-Amerikan kadınların Batılı beyaz kadınları taklit etme durumunda kaldıkları için başkaldırdıklarını açıkladı. Günümüzde de yalnız kadın kimliği ile değil farklı inanç ve etnisiteye sahip olmalarından dolayı kadınların sorunlarla yüzleştiğini savunan Yanılmaz, KADEM’in eleştirisinin de bu temelden geldiğini vurguladı.

Sunumda pozitif ayrımcılığa da değinen konuşmacı, bunun eşitlik kavramı dışında kalan bir söylem olmadığını ancak geçici bir önlem olarak görüldüğünü iletti. “Modernitenin kadınların istihdama dayalı çalışmasını adeta kutsal bir görev olarak dayattığını” belirten Altınsoy Yanılmaz, ev kadını kavramının aşağılayıcı bir kavram olarak kullanılmasına karşı olduklarını, çalışıp çalışmama kararını kadının kendisinin vermesinin gerektiğini vurguladı.

Van’da kadın hakları üzerine çalışmaya başladığında feminist olduğunu bilmediğini, görüşünün zaman içinde karşılaştığı olaylarla şekillendiğini belirterek sözlerine başlayan Zozan Özgökçe, cinsiyet ile ilgili tüm davranışlarımızın birer kurgu olduğunu zaman içinde çözdüğünü açıkladı. Erkekleşen/maskülenleşen kadın tabirini problemli bulduğunu vurgulayan konuşmacı, kadından “itaatkar, fedakar, anne, ev içinde duran kadın modeli bekleniyor, bunun dışında biraz daha güçlü kadın nedense erkekleşen kadın oluyor” dedi.

Feministlerin cadı gibi gösterilmesini eleştiren konuşmacı, anneliğin bu kadar kutsallaştırılmasına karşı olduklarını, anne, eş, bacı olarak tanımlanmak yerine birey olarak tanımlanmak istediklerini belirtti. Çeşme başında kadınları örgütleyen köylü kadının da, erkekle aynı işi yapıp aynı ücreti almadığını söyleyen kadının da feminist bakış açısına sahip olduğunu açıkladı.

Adalet ve eşitlik kavramlarının fiili eşitliği karşılamadığını örneğin; Sadece Kürtçe konuşan bir kadının karakola gitmesi ile Batıda bir kadının karakola gitmesi arasında fark olduğunu belirten konuşmacı, “Muş, Bitlis ve Hakkari’de karakola gitme oranı çok düşüktür, bunun nedeni devlete güvenilmemesindendir” dedi. Adalet ve eşitlik tarif edilirken birçok boyutun ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Sistemi eleştirmeden kadınları eleştiren yapının sorunlu olduğunu açıklayan konuşmacı, “evlilik dışı doğan çocuğunu tuvalete atan kadını bu harekete sürükleyen zihniyeti eleştirmeyecek miyiz, ailesine durumu söylese öldürülecek, siz olsanız ne yapardınız?” sorusunu sordu.

Sema Sancak 17 seneye yakındır kadın sorunlarını çalıştığını ve neredeyse bütün çalışmalarında kadın-erkek eşitliği konusunda “ataerkil yapının hâlâ çok kuvvetli olduğunu görebildiğini” belirterek sözlerine başladı. Bölgede erkeğin kadına baskısı kadar erkeğin erkeğe baskısı olduğuna da değinen Sancak, görüşmelerinde erkeklerin ailelerinden ve aşiretlerinden tepki görme korkusundan dolayı eşlerinin Van’da çalışmalarına izin veremediklerini söyledi.

Türkiye genelinde kadın istihdamı yüzde 30’a yakınken Van’da yüzde 7 seviyesine kadar düştüğünü açıkladı. Van’da Çalışma Bakanlığı’na bağlı 5.500 işyeri olduğunu bunun sadece 167’sinde kadın çalıştığını tesbit ettiğini belirtti. Siyasi temsil konusunda da eşitsizliğe değinen Sancak, bazı partilerin eşbaşkanlık sistemi olduğunu ancak kadınlara imza yetkisi verilmediği için bunun göstermelik bir hareket olduğunu savundu.

Eşitliği sağlamanın devletin anayasal görevi olduğunun altını çizen Sancak, neredeyse hiçbir alanda eşitliğin sağlanamadığını savundu. Özellikle eğitim alanındaki sorunların Van’da fazlaca belirgin olduğunu değerlendiren konuşmacı, köyde ilköğretimini tamamlayan kız öğrencilerin Van merkezde liseye gidemediklerini, bunun birincil nedeninin ise barınma sorunu olduğunu açıkladı. “Bölgede ensest ilişkinin yaygın olması nedeniyle akrabalarının yanına çocuklarını göndermeye çekiniyorlar” dedi. Ailelerin fakirlikten dolayı ev tutmalarının da imkansız olduğuna değinerek, devletin bu konuda destek vererek fırsat eşitliğini sağlamasının şart olduğunu aktardı.

Salonda bulunan 100 dinleyicinin ve etkinliğin canlı gösteriminin yapıldığı üniversitelerdeki yaklaşık 90 öğrenci ve kadın hakları aktivistlerinin #TPQkadınları hashtagi aracılığıyla katıldığı soru cevap bölümünde ise adalet ve eşitlik kavramları daha derinlemesine tartışıldı.

TPQ TPQ

ETKİNLİĞİN FOTOĞRAF ALBÜMÜ İÇİN TIKLAYIN

Hollanda Krallığı
İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteği ile


Partnerlerimize teşekkürler

 
 

Address: Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü Sosyal Sorumluluk Binası ( Beyaz Ev )
Küçük Mustafa Paşa Mah. Seferikoz Sok. No:14 Kat.1 Fatih- İstanbul
Phone: +90 212 621 4442 - +90 212 621 9258 Fax: +90 212 531 8718 info@turkishpolicy.com


Üyelikten çıkmak için tıklayınız